Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

topu atmak

  • 1 topu atmak

    а) вы́лететь в трубу́, прогоре́ть
    б) оста́ться на второ́й год

    Türkçe-rusça sözlük > topu atmak

  • 2 topu atmak

    sink the shop, go over the cliff

    Turkish-English dictionary > topu atmak

  • 3 topu atmak

    to go bankrupt, to go bust

    İngilizce Sözlük Türkçe > topu atmak

  • 4 kar topu atmak

    to snowball

    İngilizce Sözlük Türkçe > kar topu atmak

  • 5 topu yükseğe atmak

    topu yükseğe atmak (golf)
    v. loft

    Turkish-English dictionary > topu yükseğe atmak

  • 6 top

    мяч (м) пу́шка (ж)
    * * *
    1.

    futbol topu — футбо́льный мяч

    2) кру́глая часть / дета́ль (в аппаратах, приборах)

    duvar saatinin topu — ма́ятник стенны́х часо́в

    kantarın topu — ги́ря безме́на

    3) руло́н (бумаги, ткани)

    bir top basma — [оди́н] руло́н си́тца

    4) сто́пка

    defter topları — сто́пки тетра́дей

    5) пу́шка, [артиллери́йское] ору́дие

    top ateşi — артиллери́йский ого́нь

    top hizmeti — оруже́йный расчёт

    topa tutmak — держа́ть под обстре́лом, брать под обстре́л

    ağır top — тяжёлая пу́шка, тяжёлое ору́дие

    hafif top — лёгкая пу́шка, лёгкое ору́дие

    6) гомосексуали́ст
    2.
    кру́глый; шарови́дный

    topağaç — кругля́к

    3. в соч.
    ••
    - top etmek
    - top gibi patlamak
    - top gibi gürlemek
    - top top

    Türkçe-rusça sözlük > top

  • 7 top

    top
    I s
    1) (futbol \topu) Ball m
    \topu sürmek den Ball führen
    2) (bilardo \topu) Kugel f
    3) (kumaş \topu) Ballen m
    4) mil Kanone f
    \topu atmak ( iflas etmek) pleitegehen; ( sınıfta kalmak) sitzen bleiben
    haber \top gibi patladı die Nachricht schlug ein wie eine Bombe
    5) ( hepsi)
    gayretlerin \topu all die Mühe
    6) (sl) Schwule(r) m
    II adj ( toparlak) rund
    \top gibi kugelrund

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > top

  • 8 bowl

    kâse, tas, çanak; bovling topu,(kriket, bovling) topu atmak; bovling oynamak; yuvarlamak; (along ile) hizla geçip gitmek

    English to Turkish dictionary > bowl

  • 9 лопаться

    kopmak,
    çatlamak,
    patlamak; suya düşmek
    * * *
    1) kopmak; çatlamak ( трескаться); patlamak ( разрываться)

    струна́ ло́пнула — tel koptu / kopuktur

    стака́н ло́пнул — bardak çatladı

    нары́в ло́пнул — çıban patladı

    2) перен. suya düşmek; topu atmak ( о банке)

    э́то де́ло ло́пнуло — bu iş suya düştü

    э́та у́тка бы́стро ло́пнула — bu balon çabuk söndü

    ••

    он ло́пнет от за́висти — hasedinden çatlayacak

    у неё ло́пнуло терпе́ние — sabrı tükendi / taştı

    Русско-турецкий словарь > лопаться

  • 10 салютовать

    несов., сов.
    selamlamak; selam topu atmak

    салютова́ть кому-л. фла́гом — мор. birini sancakla selamlamak

    Русско-турецкий словарь > салютовать

  • 11 go over the cliff

    batmak, topu atmak

    English-Turkish dictionary > go over the cliff

  • 12 sink the shop

    iflâs etmek, topu atmak, dükkânı batırmak, işi gizli tutmak

    English-Turkish dictionary > sink the shop

  • 13 go over the cliff

    batmak, topu atmak

    English-Turkish dictionary > go over the cliff

  • 14 sink the shop

    iflâs etmek, topu atmak, dükkânı batırmak, işi gizli tutmak

    English-Turkish dictionary > sink the shop

  • 15 бросать

    atmak,
    bırakmak,
    fırlatmak,
    savurmak; salmak,
    göndermek; terk etmek,
    el çekmek
    * * *
    несов.; сов. - бро́сить
    1) atmak; bırakmak; fırlatmak, savurmak ( швырять)

    броса́ть грана́ты — el bombası atmak / fırlatmak

    броса́ть мяч в во́здух — topu havaya fırlatıp fırlatıp tutmak

    броса́ть в кого-л. камня́ми — (birini) taşlamak / taşa tutmak

    броса́ть я́корь — demir atmak

    броса́ть трап — iskele atmak

    3) ( быстро перемещать) gönderivermek; salmak

    бро́сить про́тив забасто́вщиков полице́йских — grevcilerin üstüne polis salmak

    броса́ть диви́зию в бой — tümeni savaşa sürüvermek

    (волно́й) ло́дку бро́сило в сто́рону — dalga kayığı yana sürükleyiverdi

    маши́ну броса́ло из стороны́ в сто́рону — araba bir o yana bir bu yana sallana sallana yürüyordu

    бро́сить взгляд на кого-что-л. — bir göz atmak, nazar atmak

    бро́сить злой взгляд — ters bir bakış fırlatmak

    со́лнце бро́сило луч на... — güneş......yi aydınlatıverdi

    4) bırakmak, terketmek; el çekmek

    бро́сить шко́лу — okulu terketmek

    бро́сить жену́ — karısını bırakmak

    броса́ть кури́ть — sigarayı / tütünü bırakmak

    бро́сить воровство́ / ворова́ть — hırsızlıktan el çekmek

    он бро́сил все дела́ и прие́хал — işlerini yüzüstü bıraktı, geldi

    бро́сить кого-л. на полпути́ — yarı yolda bırakmak

    5) в соч.

    меня́ бро́сило в дрожь — beni bir titreme alıverdi

    его́ бро́сило в пот — onu ter bastı

    ••

    брось ты э́ту зате́ю! — vazgeç bu sevdadan!

    да брось ты?! - Ей бо́гу, пра́вда! — hadi be sen de! - Vallahi doğru söylüyorum!

    зря броса́ть де́ньги / деньга́ми — boşuna para savurmak

    броса́ть гря́зью в кого-л. — (birine) çamur / zifos atmak

    Русско-турецкий словарь > бросать

  • 16 lob

    (topu) havada kavis çizecek biçimde atmak ya da bu sekilde topa vurmak (kriket ve tenis) uzun kavis çizecek biçimde atilan top

    English to Turkish dictionary > lob

  • 17 pass the buck

    topu baskasina atmak

    English to Turkish dictionary > pass the buck

  • 18 бросаться

    atılmak,
    saldırmak
    * * *
    несов.; сов. - бро́ситься
    1) atmak; atışmak

    броса́ться снежка́ми (друг в друга)kar topu atışmak

    2) atılmak; üstüne atılmak, saldırmak ( нападать)

    броса́ться вперёд — ileri atılmak

    бро́ситься на врага́ — düşmanın üzerine atılmak

    броса́ться на по́мощь — yardımına koşmak

    мы бро́сились на у́лицу — dışarı / sokağa fırladık

    ребёнок бро́сился к ма́тери — çocuk annesine doğru atıldı

    бро́ситься ничко́м на посте́ль — kendini yüzü koyun yatağın üzerine atmak

    бро́ситься на ше́ю кому-л. (от радости)(birinin) boynuna atılmak

    3) kendini... atmak

    бро́ситься с моста́ — kendini köprüden (aşağı) atmak / bırakmak

    ••

    броса́ться в глаза́ — göze çarpmak

    таки́ми предложе́ниями не броса́ются — teklifin böylesi yabana atılmaz

    вино́ бро́силось ему́ в го́лову — şarap başına vurdu

    броса́ться как бык на кра́сное — azgın boğanın kırmızı görünce saldırdığı gibi saldırmak

    Русско-турецкий словарь > бросаться

  • 19 перекидывать

    несов.; сов. - переки́нуть
    1) сов. перекида́ть atmak

    переки́дывать дрова́ с грузовика́ на зе́млю — kamyondaki odunları birer birer yere atmak

    2) сов. переки́нуть atmak

    переки́нуть мяч через сте́ну — topu duvarın üzerinden atmak

    Русско-турецкий словарь > перекидывать

  • 20 top

    top1 <- pu> Geschütz n, Kanone f;
    top arabası Lafette f;
    top atımı Kanonenschuss m;
    top(u) atmak fig Pleite machen; Schüler: sitzen bleiben;
    top gibi blitzschnell;
    -i topa tutmak v/t unter Feuer nehmen; fig heftig angreifen;
    topun ağzında fig in höchster Gefahr, fig auf der Abschussrampe
    top2 <- pu> Ball m; Kugel f; (Papier)Ballen m; Knauf m (der Pistole); (a topu topu) alle zusammen, alles in allem, insgesamt; (die) Gesamtheit; Haufen m;
    top başı Eröffnung f der Spielsaison;
    top etmek zu einem ( oder auf einen) Haufen machen ( oder fegen usw);
    top oynamak Ball spielen;
    su topu Wasserball m

    Türkçe-Almanca sözlük > top

См. также в других словарях:

  • topu atmak — argo 1) iflas etmek Biz kim oluyoruz ki veresiye verelim, iki günde topu atarız. M. Ş. Esendal 2) sınıfta kalmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • topu dikmek — 1) ayakla topu hızlı bir biçimde havaya doğru atmak 2) mec. ölmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • topu taca atmak — sp. 1) karşılaşmada topu yan çizgi dışına çıkarmak 2) mec. konuşulan konuyu saptırmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • şut atmak (veya çekmek) — topu sert ve hızlı bir biçimde kaleye atmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • auta atmak — sp. topu sahadan dışarıya atmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • iftira atmak — iftira etmek Elin nur topu gibi kızına iftira atmak doğru mu? A. Gündüz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • top — is. 1) Birçok spor oyununda kullanılan, türlü büyüklükte, genellikle kauçuktan yapılmış yuvarlak nesne Havası boşalmış bir futbol topu... A. Gündüz 2) Bazı aletlerde bulunan toparlağımsı parça Kantarın topu. Duvar saatinin topu. 3) Kumaş, kâğıt… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ayak — is., ğı, anat. 1) Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü 2) Bacak 3) Birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek veya bunlardan her biri İskemlenin bir ayağı kırık. Bu köprünün dört ayağı var. 4) Vücudun… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • el — 1. is., anat. 1) Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk. Z. O. Saba 2) Sahiplik, mülkiyet Elden çıkarmak. Elimdeki bütün parayı… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • orta — is. 1) Bir şeyin kenarlarından merkeze doğru yaklaşık olarak aynı uzaklıkta olan yer Tam bağın ortasına geldikleri zaman düşman askerlerini gördüler. Y. K. Karaosmanoğlu 2) Başlangıcı ile bitimi arasında eşit uzaklıkta olan süre Yılın ortası.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • şut — is., sp., İng. shoot Futbolda bir oyuncunun topu kaleye sokmak için ayağıyla yaptığı sert ve hızlı vuruş Sol ayağımla değil şutu atmak, topa dokunmak bile mümkün olmaz. B. R. Eyuboğlu Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»